erkan_623
New member
İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye bakılırsa; bir süre geçimsizlik yaşayan çift Aile Mahkemesi’ne müracaat ederek boşanmak istedi. Davacı – karşı davalı Y.Ç., kocasının meskenin kilidini değiştirdiğini ve kendisini meskenden kovduğunu öne sürdü. Davalı – karşı davacı koca ise, karısının itimat sarsıcını davranışlarda bulunduğunu, annesinin cüzdanından gizlice para aşırdığını öne sürdü.
BAYANIN DAVASI KUSURLU OLDUĞU GEREKÇESİYLE REDDEDİLDİ
Mahkeme; tam kusurlu olduğu sebebi öne sürülerek bayanın davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, bayan lehine aylık 400 TL önlem nafakasına, hanımın yoksulluk nafakası talebinin reddine ve bayanın tazminat taleplerinin, erkeğin ise manevî tazminat talebinin reddine karar verdi. Karar davacı-karşı davalı bayan tarafınca her iki dava tarafından, davalı-karşı davacı erkek tarafınca bayan lehine hükmedilen önlem nafakası ve reddedilen manevî tazminat talebi istikametinden istinaf edildi. Bölge Adliye Mahkemesi, tarafların eşit kusurlu olduğuna dikkat çekerek, hanımın inanç sarsıcı olarak nitelendirilen aksiyonları gerçekleştirdiği, erkeğin ise bayanı konuttan kovduğu ve konutun kilidini değiştirdiği bu haliyle tarafların eşit kusurlu olduklarına hükmetti. Davacı-karşı davalı bayanın istinaf talebinin kabulü ile bayan lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına ve erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verdi. Karar davalı-karşı davacı erkek A.Ç. tarafınca temyiz edilince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
BAYAN AĞIR ERKEK AZ KUSURLU SAYILDI
Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay, sonucunda şu biçimde denildi: “bayanın gizlice ortak konuta ilişkin bir ekip mesken eşyalarını ve besin unsurlarını kendi ailesinin meskenine götürdüğü, erkeğin annesinin çantasından para aldığı üzere erkeğin cüzdanından da para aldığı anlaşılmıştır. bayanın yaptığı alışverişlere ait aldatıcı bilgiler verdiği, erkeğin kızının özel eşyalarını haber vermeden aldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda; hanımın ağır, erkeğin az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu konu gözetilmeden yanılgılı kıymetlendirme kararı tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü yanlışsız olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme sonucunın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”
KAYNAK: İHA
BAYANIN DAVASI KUSURLU OLDUĞU GEREKÇESİYLE REDDEDİLDİ
Mahkeme; tam kusurlu olduğu sebebi öne sürülerek bayanın davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, bayan lehine aylık 400 TL önlem nafakasına, hanımın yoksulluk nafakası talebinin reddine ve bayanın tazminat taleplerinin, erkeğin ise manevî tazminat talebinin reddine karar verdi. Karar davacı-karşı davalı bayan tarafınca her iki dava tarafından, davalı-karşı davacı erkek tarafınca bayan lehine hükmedilen önlem nafakası ve reddedilen manevî tazminat talebi istikametinden istinaf edildi. Bölge Adliye Mahkemesi, tarafların eşit kusurlu olduğuna dikkat çekerek, hanımın inanç sarsıcı olarak nitelendirilen aksiyonları gerçekleştirdiği, erkeğin ise bayanı konuttan kovduğu ve konutun kilidini değiştirdiği bu haliyle tarafların eşit kusurlu olduklarına hükmetti. Davacı-karşı davalı bayanın istinaf talebinin kabulü ile bayan lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına ve erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verdi. Karar davalı-karşı davacı erkek A.Ç. tarafınca temyiz edilince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
BAYAN AĞIR ERKEK AZ KUSURLU SAYILDI
Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay, sonucunda şu biçimde denildi: “bayanın gizlice ortak konuta ilişkin bir ekip mesken eşyalarını ve besin unsurlarını kendi ailesinin meskenine götürdüğü, erkeğin annesinin çantasından para aldığı üzere erkeğin cüzdanından da para aldığı anlaşılmıştır. bayanın yaptığı alışverişlere ait aldatıcı bilgiler verdiği, erkeğin kızının özel eşyalarını haber vermeden aldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda; hanımın ağır, erkeğin az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu konu gözetilmeden yanılgılı kıymetlendirme kararı tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü yanlışsız olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme sonucunın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”
KAYNAK: İHA