“Çocukluktan itibaren sinemayla büyüdüm diyebilirim. İzmir’de, yaz sıcağında akşamları serinlemek için sinema bahçelerine gidilirdi. Babam sağ olsun bizi daima gdolayırdü” diyen Semih Kaplanoğlu her akşamının sinemalarla geçtiğini söylemiş oldu.
İstanbul’a birinci geldiğinde müelliflik yapan Kaplanoğlu, “İstanbul’da o devir fazlaca az sinema vardı ve İstanbul’da tutunabilmek için elimden de müelliflik geliyordu. ‘Hem setlere yakın olabilirim, tahminen küçük reklam senaryoları yazabilirim’ niyetiyle reklam müellifliğiyle başladım. Sahiden de o denli oldu. O alanda reklam sinemaları, senaryoları yazarak bir süre devam ettim” dedi.
“BİR ŞEY İTİRAF EDEYİM”
Semih Kaplanoğlu, “Bir şey itiraf edeyim. Ben hiç bir sinemaya hazır olamadım. Aslında hiç bir vakit hazır olamazsınız. Yani hazırlanırsınız, her şeyi fazlaca yeterli düşündüğünüzü düşünürsünüz. Ancak çekim günü geldiği andan itibaren, lakin o ‘motor’ söylemiş olduğinizde, ‘kayıt’ söylemiş olduğinizde bir şey içinizde oluşmaya başlar. ‘Herkes Kendi Evinde’ sinemasını yaparken, senaryosunu epey uzun müddet yazmakla meşgul oldum. İki üç sene uğraştım, daima attım beğenmedim, tekrar yazdım. Eşim Leyla İpekçi o hususta bana hayli yardım etti, hem maddi hem manevi” sözlerini kullandı.
“ÇOK TAKVİYE ALDIM”
Birinci sinemasını yaptığı devirdeki genç direktörlerin kendisine yürek verdiğini belirten ünlü direktör, “O devrin genç direktörleri, genç direktörleri sayılan Zeki Demirkubuz, Nuri Ceylan birinci sinemalarını yapıyorlardı yahut birinci sinemalarını yapmışlardı. Onlar da bana bu hususta epey yürek verdiler, dayanak oldular. Sinema çekmenin bir grup teknik meseleleri nasıl çözüle bilinir vs. üzere konulardan onlardan fazlaca takviyeler aldım açıkçası” halinde konuştu.
OSCAR BİLDİRİSİ
Yönettiği sinema ‘Bağlılık Aslı’ ile Türkiye’nin Oscar adayı olan Kaplanoğlu, Oscar’ın ülkemize bir gün kesinlikle geleceğini düşündüğünü belirterek, “Kendim için değil ancak Türkiye’den birisinin bunu bir gün kesinlikle yapacağını düşünüyorum. Ben de fazlaca almak istiyorum tabi. Lakin kesinlikle bizim sinemamızdan birisi bunu yapacak” dedi.
“BİN ŞAHSA İMNZA ATTIK”
Kaplanoğlu ‘Yusuf’ üçlemesi sinemalarının Japonya dahil 40’tan fazla ülkede vizyona girdiğini söyleyerek, “Japonya’ya gittiğimizde fazlaca şaşırtan bir şeyle karşılaştık. Sinema bittikten daha sonra küçük bir resepsiyon verildi. daha sonrasında ‘Sizi bekleyenler var’ dediler. ‘Nedir?’ dedik. Seyirciler, ellerinde ‘Yusuf’ üçlemesi DVD’leri ile bekliyordu. O gün tahminen bin bireye imza attık. Çok şaşırtıcıydı ve hakikaten epeyce hoş bir duyguydu” açıklamasını yaptı.
İstanbul’a birinci geldiğinde müelliflik yapan Kaplanoğlu, “İstanbul’da o devir fazlaca az sinema vardı ve İstanbul’da tutunabilmek için elimden de müelliflik geliyordu. ‘Hem setlere yakın olabilirim, tahminen küçük reklam senaryoları yazabilirim’ niyetiyle reklam müellifliğiyle başladım. Sahiden de o denli oldu. O alanda reklam sinemaları, senaryoları yazarak bir süre devam ettim” dedi.
“BİR ŞEY İTİRAF EDEYİM”
Semih Kaplanoğlu, “Bir şey itiraf edeyim. Ben hiç bir sinemaya hazır olamadım. Aslında hiç bir vakit hazır olamazsınız. Yani hazırlanırsınız, her şeyi fazlaca yeterli düşündüğünüzü düşünürsünüz. Ancak çekim günü geldiği andan itibaren, lakin o ‘motor’ söylemiş olduğinizde, ‘kayıt’ söylemiş olduğinizde bir şey içinizde oluşmaya başlar. ‘Herkes Kendi Evinde’ sinemasını yaparken, senaryosunu epey uzun müddet yazmakla meşgul oldum. İki üç sene uğraştım, daima attım beğenmedim, tekrar yazdım. Eşim Leyla İpekçi o hususta bana hayli yardım etti, hem maddi hem manevi” sözlerini kullandı.
“ÇOK TAKVİYE ALDIM”
Birinci sinemasını yaptığı devirdeki genç direktörlerin kendisine yürek verdiğini belirten ünlü direktör, “O devrin genç direktörleri, genç direktörleri sayılan Zeki Demirkubuz, Nuri Ceylan birinci sinemalarını yapıyorlardı yahut birinci sinemalarını yapmışlardı. Onlar da bana bu hususta epey yürek verdiler, dayanak oldular. Sinema çekmenin bir grup teknik meseleleri nasıl çözüle bilinir vs. üzere konulardan onlardan fazlaca takviyeler aldım açıkçası” halinde konuştu.
OSCAR BİLDİRİSİ
Yönettiği sinema ‘Bağlılık Aslı’ ile Türkiye’nin Oscar adayı olan Kaplanoğlu, Oscar’ın ülkemize bir gün kesinlikle geleceğini düşündüğünü belirterek, “Kendim için değil ancak Türkiye’den birisinin bunu bir gün kesinlikle yapacağını düşünüyorum. Ben de fazlaca almak istiyorum tabi. Lakin kesinlikle bizim sinemamızdan birisi bunu yapacak” dedi.
“BİN ŞAHSA İMNZA ATTIK”
Kaplanoğlu ‘Yusuf’ üçlemesi sinemalarının Japonya dahil 40’tan fazla ülkede vizyona girdiğini söyleyerek, “Japonya’ya gittiğimizde fazlaca şaşırtan bir şeyle karşılaştık. Sinema bittikten daha sonra küçük bir resepsiyon verildi. daha sonrasında ‘Sizi bekleyenler var’ dediler. ‘Nedir?’ dedik. Seyirciler, ellerinde ‘Yusuf’ üçlemesi DVD’leri ile bekliyordu. O gün tahminen bin bireye imza attık. Çok şaşırtıcıydı ve hakikaten epeyce hoş bir duyguydu” açıklamasını yaptı.