Okurlarıyla buluşturduğu “Filipo’nun Kitabı’yla oyunculuğunun yanı sıra müellif kimliğini de ortaya çıkaran Pedro Alonso O’choro, yayın meskeninin konuğu olarak Türkiye’ye geldi. İspanyol yıldız, dün Taksim’deki bir otelde düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı.
Türkiye’ye ikinci sefer geldiğini belirten ünlü oyuncu, “Sokağa çıktığında Türklerle büyük bir akış yaşıyorum. Benim hissim bu, çabucak bir irtibat kurduğunu düşünüyorum. Uzun bir süre kalabileceğimiz bir yer. Türkler epey tatlı” dedi.
“EGOMLA SAVAŞIYORUM”
Büyük bir egosu olduğunu lakin onunla baş etmeye çalıştığını anlatan Alonso, “Benim epey büyük bir egom var. Daima onu dövüyorum, vuruyorum. Onunla savaşmaya çalışıyorum, her vakit kolay olmuyor” açıklamasını yaptı.
50 yaşındaki aktör, “Gurur her vakit daha kolaydır, kin kolaydır. Bizi esir alan şeyler egodan gelir. İğne ile o balonu patlatmamız lazım. Benim en sevdiğim sporlardan biri ego balonlarını patlatmak” halinde konuştu.
“Filipo’nun Kitabı’nda hipnoz yoluyla yapılan bir regresyon seansıyla diğer bir yaşama ve öteki bir vücuda yaptığı seyahati anlatan İspanyol yıldız, yaptığı içsel seyahatleri şöyleki tanım etti:
“Seyyah bir beşerim, seyahat etmeyi seviyorum. Bir dede ruhum var meskene kendimi kapatıyorum; bisküvilerimi alıyorum, fotoğraf yapıyorum, yazı yazıyorum. daha sonra montunu giyip istediğim yere çekip gidiyorum. Benim bir ikiz kardeşim var, hiç bana benzemiyor. O hareket etmeyi sevmiyor.”
“KAHVALTIDA KENDİMİ KAYBEDEBİLİRİM”
Türk yemeklerini epeyce sevdiğini ve bu niçinle kilo almaktan korktuğunu lisana getiren oyuncu, “Gülük hayatta kahvaltıyı epey seven bir beşerim ancak Türk yordamı kahvaltı seviyorum. hayatım bir kahvaltıdan ibaret, kahvaltı sofrasını oturmuş üzereyim. Bu ruh halini seviyorum. Kahve, konuşma, okuma, fotoğraf… Bu niçinle Türkiye benim için epeyce tehlikeli. Kahvaltıda kendimi kaybedebilirim. Bir gün daha geçirdikten daha sonra giysilerime sığamayacağımı düşünüyorum” dedi.
Dünyaca ünlü İspanyol dizisi ‘La Casa de Papel’de ‘Berlin’ karakterine hayat veren Pedro Alonso O’choro, “Türkiye’nin bam telime dokunan bir dokusu var. Her şey o kadar taze ve aşkla yapılmış ki” tabirlerini kullandı.
Türkiye’ye ikinci sefer geldiğini belirten ünlü oyuncu, “Sokağa çıktığında Türklerle büyük bir akış yaşıyorum. Benim hissim bu, çabucak bir irtibat kurduğunu düşünüyorum. Uzun bir süre kalabileceğimiz bir yer. Türkler epey tatlı” dedi.
“EGOMLA SAVAŞIYORUM”
Büyük bir egosu olduğunu lakin onunla baş etmeye çalıştığını anlatan Alonso, “Benim epey büyük bir egom var. Daima onu dövüyorum, vuruyorum. Onunla savaşmaya çalışıyorum, her vakit kolay olmuyor” açıklamasını yaptı.
50 yaşındaki aktör, “Gurur her vakit daha kolaydır, kin kolaydır. Bizi esir alan şeyler egodan gelir. İğne ile o balonu patlatmamız lazım. Benim en sevdiğim sporlardan biri ego balonlarını patlatmak” halinde konuştu.
“Filipo’nun Kitabı’nda hipnoz yoluyla yapılan bir regresyon seansıyla diğer bir yaşama ve öteki bir vücuda yaptığı seyahati anlatan İspanyol yıldız, yaptığı içsel seyahatleri şöyleki tanım etti:
“Seyyah bir beşerim, seyahat etmeyi seviyorum. Bir dede ruhum var meskene kendimi kapatıyorum; bisküvilerimi alıyorum, fotoğraf yapıyorum, yazı yazıyorum. daha sonra montunu giyip istediğim yere çekip gidiyorum. Benim bir ikiz kardeşim var, hiç bana benzemiyor. O hareket etmeyi sevmiyor.”
“KAHVALTIDA KENDİMİ KAYBEDEBİLİRİM”
Türk yemeklerini epeyce sevdiğini ve bu niçinle kilo almaktan korktuğunu lisana getiren oyuncu, “Gülük hayatta kahvaltıyı epey seven bir beşerim ancak Türk yordamı kahvaltı seviyorum. hayatım bir kahvaltıdan ibaret, kahvaltı sofrasını oturmuş üzereyim. Bu ruh halini seviyorum. Kahve, konuşma, okuma, fotoğraf… Bu niçinle Türkiye benim için epeyce tehlikeli. Kahvaltıda kendimi kaybedebilirim. Bir gün daha geçirdikten daha sonra giysilerime sığamayacağımı düşünüyorum” dedi.
Dünyaca ünlü İspanyol dizisi ‘La Casa de Papel’de ‘Berlin’ karakterine hayat veren Pedro Alonso O’choro, “Türkiye’nin bam telime dokunan bir dokusu var. Her şey o kadar taze ve aşkla yapılmış ki” tabirlerini kullandı.