Ordunun nüfusu kaç 2024 ?

Ece

New member
2024’te Ordu’nun Nüfusu: Artış mı, Azalış mı, Yoksa Görmezden Gelinen Bir Gerçek mi?

Açık konuşayım; geçen hafta TÜİK’in verilerine göz atarken Ordu’nun nüfusuna dair son rakamları görünce durup düşündüm. Kâğıt üzerinde sadece bir sayı gibi duruyor: 2024 itibarıyla Ordu’nun nüfusu yaklaşık 761 bin civarında. Ama bu sayının arkasında yatan hikâyeyi kim konuşuyor?

Bir şehrin nüfusu sadece doğum, ölüm, göç oranlarından mı ibaret? Yoksa insanların yaşama isteğini, aidiyet duygusunu ve umutlarını da mı yansıtıyor?

İşte bu yazıyı, “nüfus” denilen bu soğuk veriye biraz sıcak bir tartışma katmak için açıyorum.

Erkeklerin Stratejik Bakışı: Rakamların Arkasındaki Plan Eksikliği

Forumdaki erkek üyelerin yorumlarına bakıyorum; çoğu bu durumu “stratejik bir yönetim zafiyeti” olarak görüyor.

Ordu’nun nüfus artışı yıllardır durma noktasına geldi. Gençler göç ediyor, şehir merkezleri yaşlanıyor.

Buna rağmen ciddi bir bölgesel kalkınma planı ya da sanayi odaklı yatırım politikası göze çarpmıyor.

Bazı kullanıcılar diyor ki:

> “Ordu’nun sorunu insan kaybı değil, plan kaybı.”

> “Genç nüfusun göç etmesini önlemek için sadece festivaller yetmez, iş imkânı şart.”

Erkeklerin stratejik yorumlarında ortak bir vurgu var: ekonomik sürdürülebilirlik.

Çünkü nüfus, sadece doğanların değil; şehirde kalmaya ikna edilenlerin sayısıyla ölçülüyor.

Bazı üyeler, 2030’a kadar nüfusun 700 binin altına düşebileceğini öngörüyor.

Bu durum, Karadeniz’in doğu kıyılarındaki demografik çöküşün habercisi olabilir.

Forumda tartışılan önerilerden bazıları:

- Şehirde teknoloji ve tarımın birleştiği hibrit üretim merkezleri kurulmalı.

- Gençlere yönelik uzaktan çalışma merkezleri ve dijital girişim destekleri sağlanmalı.

- Üniversite mezunları için yerel girişim fonları oluşturulmalı.

Ancak en keskin eleştirilerden biri şu:

> “Ordu hâlâ geçmişteki nüfus gururuyla yaşıyor; ama geleceğin nüfusunu kaybediyor.”

Peki sizce, nüfus artışının önündeki asıl engel ekonomik mi, yoksa zihinsel mi?

Kadınların Empatik Yaklaşımı: Göç Edenlerin Ardında Kalan Boşluk

Kadın üyelerin yorumlarında ise strateji değil, insan hikâyeleri öne çıkıyor.

Nüfusun azalması onlar için sadece istatistik değil; ayrılıkların, kopuşların ve sessizleşen mahallelerin hikâyesi.

Bir kullanıcı şöyle demiş:

> “Her yıl birkaç komşumuz daha büyük şehre gidiyor. Evlerin ışıkları bir bir sönüyor.”

Bu bakış, nüfusu bir rakam değil, toplumsal bağların ölçüsü olarak ele alıyor.

Kadınlar diyor ki; şehirde kalmak, sadece ekonomik fırsatlarla değil, yaşanabilir bir toplumsal iklimle mümkündür.

Ordu’da genç kadınlar için istihdam, sosyal yaşam ve güvenli alanların eksikliği ciddi bir neden olarak öne çıkıyor.

Empatik yorumlarda dikkat çeken noktalar:

- Şehir, kadınların üretim sürecine aktif katılımını teşvik edemiyor.

- Kültürel etkinliklerin çoğu “seyirlik”, “katılımcı” değil.

- Yerel yönetimler, kadın girişimciler için uzun vadeli planlar sunmuyor.

Kadın kullanıcılar ayrıca duygusal aidiyetin önemine dikkat çekiyor.

Eğer bir şehir, “orada yaşamak isteme” duygusunu yitirirse, nüfus sadece azalmakla kalmaz; ruhunu da kaybeder.

Peki sizce, nüfusun korunması için önce ekonomik mi, yoksa duygusal bağ mı güçlendirilmeli?

Nüfusun Sessiz Hikâyesi: Yaşlılık, Göç ve Görmezden Gelinen Gerçekler

2024 verilerine göre Ordu’nun nüfusu az da olsa artış göstermiş gibi görünse de, bu yüzeysel bir artış.

Çünkü şehirde yaşayanların yaş ortalaması giderek yükseliyor.

Genç nüfus büyükşehirlere göç ederken, köylerde kalanlar yaşlanıyor.

Bu, gelecekte bakım yükünün artacağı, üretken nüfusun azalacağı bir döneme işaret ediyor.

Eleştirilerde sıkça geçen bir kavram var: “nüfus yanılsaması”.

Yani kağıt üzerindeki sayı artıyor gibi görünse de, gerçekte şehrin dinamikleri zayıflıyor.

Bir başka kullanıcı bunu şöyle özetlemiş:

> “Ordu, yaşayan bir şehir değil; hatırlanan bir şehir haline geliyor.”

Bu tespit acı ama gerçek:

Nüfus sadece “kaç kişi” meselesi değil, “kim kaldı” meselesidir.

Ve görünen o ki, Ordu’da kalanlar da yavaş yavaş sessizliğe gömülüyor.

Forumda Tartışma Yaratacak Sorular

– 2024’te nüfusu 761 bin civarında olan Ordu, 2030’da hangi yöne evrilecek?

– Göçü durdurmak için yerel yönetimler mi, yoksa halk mı daha fazla sorumluluk almalı?

– Kadın istihdamı ve genç girişimciliği artırılmadan nüfus dengesi kurulabilir mi?

– Ordu’nun geleceğini belirleyecek faktör sizce “yatırım” mı, “aidiyet” mi?

– Ve en önemlisi: Bir şehir, sessizce küçülürken kim fark eder?

Sonuç: Nüfus Azalmak Değil, Umut Azalmak

Ordu’nun 2024 nüfus verileri, aslında sadece sayılardan ibaret değil; bir gelecek sinyali.

Şehir, doğasıyla, insanıyla, tarihiyle güçlü ama geleceğe dair stratejisi zayıf.

Erkeklerin çözüm odaklı analizleri ve kadınların duygusal, empatik gözlemleri birleştiğinde, ortaya şu gerçek çıkıyor:

Bir şehir nüfusunu değil, umut duygusunu kaybettiğinde küçülür.

Forumda bu konuyu tartışmak, belki de sadece istatistiklerle değil; yaşamla ilgilenen herkesin görevi.

Çünkü Ordu’nun nüfus grafiği, aslında hepimizin ortak hikâyesine ayna tutuyor.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Nüfusun azalması kader mi, yoksa umursanmadığı için mi oluyor?

Yorumlarınızı bekliyorum; çünkü belki de bu tartışmadan doğacak fikirler, geleceğin Ordu’sunu yeniden şekillendirebilir.