Gülse Birsel'in memleketi neresi ?

Berk

New member
Gülse Birsel’in Memleketi Neresi? Bir Hikâyeden Doğan Yolculuk

Merhaba dostlar,

Geçenlerde arkadaşlarla otururken bir sohbet açıldı: “Gülse Birsel’in memleketi neresi?” diye sordular. Kimisi “İstanbul doğumlu” dedi, kimisi “Aslen Eskişehirliymiş” diye iddia etti. Ben de bu soruyu bir kenara bırakmadım ve kafamda koca bir hikâye kurdum. Çünkü memleket meselesi, sadece bir şehir ya da coğrafya değil; aynı zamanda insanın kimliğinin, ilişkilerinin ve hayata bakışının da bir parçası. İşte size, bu sorudan doğan küçük ama anlamlı bir hikâye.

---

Köy Meydanındaki Sohbet

Bir yaz akşamı köy meydanında toplanmıştık. Tahta masaların üzerinde çay bardakları buhar tütüyor, soba yerine yakılan mangalda közler yanıyordu. Aramızda en meraklı olan Hasan, konuyu açtı:

“Arkadaşlar,” dedi, “Gülse Birsel’in memleketini bilen var mı? Bu meseleye stratejik yaklaşmak lazım. Nereli olduğunu bilmek, onun mizahının kökenini anlamamıza da yardım eder.”

Hasan, hep çözüm odaklıydı. Bir şeyin cevabını öğrenmek için plan yapar, kaynak toplar, sonra herkesin önüne sererdi. Onun için memleket bir koordinat, bir kök bilgiydi.

Ama köyün öğretmeni Ayşe Hanım, empatik bir gülümsemeyle araya girdi:

“Memleket sadece haritada bir nokta değildir, Hasan. Bir insanın memleketi, onun çocukluk hatıralarında, annesinin yaptığı yemekte, babasının anlattığı hikâyede saklıdır. Gülse Birsel’in memleketi neresi olursa olsun, asıl mesele onun hikâyesinde hangi izleri taşıdığıdır.”

---

Strateji Arayan Erkekler

Erkekler bu konuda iyice strateji kurmaya başladı. Mehmet, cebinden telefonunu çıkarıp internete bakmaya kalktı. “Bir saniye, ben bulurum. İstanbul’da doğmuş ama kökleri Eskişehir’e dayanıyor olabilir. Bu işin kaynağına inmek lazım,” dedi.

Hasan ise daha analitik yaklaştı:

“Bakın,” dedi, “eğer bir yazarın mizahını anlamak istiyorsak, onun büyüdüğü kültürü bilmeliyiz. İstanbul doğumluysa şehir mizahı vardır, Eskişehir kökenliyse Anadolu insanının sıcaklığı vardır. Biz bunu çözmeden işin ruhunu anlayamayız.”

Erkeklerin çözüm odaklı bakış açısı, meseleyi bir “bilmece çözme” oyununa çevirmişti.

---

Empati Kurarak Yaklaşan Kadınlar

Kadınlar ise daha ilişkisel düşündüler. Ayşe Hanım’ın ardından, Zeynep söze girdi:

“Bence memleket, insanın kalbine dokunan bir şeydir. Gülse Birsel’in dizilerinde aile içi çatışmaları, komşuluk ilişkilerini, küçük detaylardan doğan mizahı görüyoruz. Bu da onun memleketinde gördüğü, yaşadığı şeylerden geliyor olmalı. Yani mesele, nereli olduğundan çok, nerede hangi bağları kurduğudur.”

Kadınların bu yaklaşımı, masadaki havayı yumuşattı. Erkeklerin hesap kitap yaptığı yerde, onlar insan ilişkilerini, duygusal bağları öne çıkardılar.

---

Bir Yolculuk Fikri

Derken gençlerden biri, Ali, heyecanla öneri getirdi:

“Arkadaşlar, neden bir yolculuk yapmıyoruz? Hem İstanbul’a hem Eskişehir’e gidelim. Oralarda insanlarla konuşalım, kültürü hissedelim. Belki o zaman ‘memleket’ kelimesinin ne kadar derin olduğunu daha iyi anlarız.”

Hasan hemen plan yapmaya başladı. Otobüs saatlerine baktı, bütçe çıkardı, hangi gün hangi şehirde olunacağını hesapladı. Stratejik tarafı devreye girmişti.

Kadınlar ise bu fikri daha duygusal karşıladı: “Ne güzel olur,” dediler, “insanlarla sohbet eder, onların gözünden memleketi görürüz.”

---

İstanbul’da Bir İz

Bir hafta sonra kendimizi İstanbul’da bulduk. Boğaz kıyısında yürürken, kalabalığın arasında her milletten, her karakterden insanı gördük.

Mehmet dedi ki:

“Burası insanın mizahını da şekillendirir. Trafik, kalabalık, hayatın hızlı akışı… İstanbul doğumlu birinin mizahında bu tempo mutlaka vardır.”

Ayşe Hanım ise gülümseyerek ekledi:

“Ama unutmayın, burada doğan herkes bu şehri aynı hissetmez. Kimisi kalabalıkta yalnızlığı öğrenir, kimisi çeşitlilikte zenginliği.”

---

Eskişehir’in Sıcaklığı

Sonra Eskişehir’e geçtik. Porsuk Çayı kıyısında otururken, yaşlı bir teyze yanımıza geldi. Sohbet ettik. Kadın, “Buralı olmak demek, misafirperver olmak demektir. İnsanlara bir çay ikram etmeden onları göndermeyiz,” dedi.

Zeynep bu sözleri duyunca gözleri parladı:

“İşte bu! Gülse Birsel’in dizilerinde gördüğümüz sıcak aile sofraları, biraz da bu kültürün yansıması olabilir. İnsanların birbirine dokunduğu, ilişkilerin değerli olduğu bir kültürden geliyor belki de.”

Hasan ise hemen not aldı: “Demek ki İstanbul’un hızlı yaşamı ile Eskişehir’in samimiyeti birleşmiş olabilir. Bu da onun mizahını özgün kılıyor.”

---

Sonuç: Memleketin Asıl Anlamı

Yolculuğun sonunda hepimiz anladık ki, memleket sorusu tek bir şehirle sınırlı değil. Evet, Gülse Birsel İstanbul doğumlu, ailesi Eskişehir kökenli. Ama mesele bundan çok daha büyük.

Memleket, insanın yaşadığı, gördüğü, hissettiği tüm coğrafyaların toplamı. Bir yazar ya da sanatçı içinse, memleket onun eserlerine sinen kültürün ta kendisi.

Erkekler stratejik yaklaşımlarıyla şehirleri analiz ettiler; kadınlar empatik bakışlarıyla o şehirlerin insan ilişkilerine odaklandılar. İkisi birleşince ortaya daha bütüncül bir cevap çıktı.

---

Tartışmaya Davet

Benim hikâyem böyle bitti ama forumda sizlere de birkaç soru bırakmak istiyorum:

- Sizce bir sanatçının memleketini bilmek, onun eserlerini anlamamızda gerçekten etkili midir?

- Memleket kavramı sizce haritada bir şehir midir, yoksa insanın ilişkilerinden doğan bir kimlik midir?

- Erkeklerin stratejik bakışıyla kadınların empatik yaklaşımını birleştirerek daha derin bir kültür analizi yapabilir miyiz?

Benim için bu yolculuk sadece Gülse Birsel’in memleketini öğrenmek değil, memleket kavramının ne kadar geniş ve çok katmanlı olduğunu görmek oldu.

Siz ne dersiniz?