erkan_623
New member
Tekirdağ’da yaşayan Kübra Ülger Köse (29), boynundaki glomus tümörü niçiniyle İstanbul’da biroldukca hastaneye gitti. Tabiplerin felç kalırsın demeleri üzerine Lokman Tabip Van Hastanesine gelen Köse, burada yapılan başarılı ameliyatla sıhhatine kavuştu.
YERİ GÜÇ BİR TÜMÖRDÜ
Bahisle ilgili açıklamada bulunan Lokman Tabip Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Halil Başel, Kübra Ülger Köse’nin annesinin 10 gün evvel kendilerine ulaştığını ve kızının sinemalarını gönderdiğini tabir ederek, “Burada sinemalarını inceledik. Büyük bir tümörü vardı ve yeri sıkıntı bir tümördü. Baş düsturuna girmek üzere ve şahdamarı büsbütün saran bir tümörü vardı. Çıkarması bizim ortasında zordu. Daha evvel yapmayan birisi için fazlaca güç ve epey riskli bir ameliyattı. bu türlü hayli fazla tümör yapmamıza karşın bizi de zorladı lakin tümörü kendi geliştirdiğimiz teknikle çıkardık” dedi.
TEKNOLOJİYLE BİRLİKTE MÜDAHALE ETTİLER
Teknoloji ile bir arada hastaya daha erken müdahale edebildiklerinin altını çizen Dr. Başel, “Eskiden görüntüleme formları bu kadar gelişmemişti. Şu anda hastamız sinema çekerken bizler de burada e-nabız üzerinden nazaranbiliyoruz. Elektronik ortamda transfer yapılabiliyor ve o yüzden hastalarla daha kolay bağlantıya girebiliyoruz. Yani hasta gelmeden biz burada programımızı yaptık. Hasta geldiği günde tetkikleri yapılarak bu biçimde sıkıntı bir ameliyatı yaptık. Bunlar riskli ameliyatlar olduğu için beşerler arayış içerisine giriyor. Bu işi hayli yapan insanlara ulaşmaları hayli kıymetli. Zira glomus tümörü bilindiği üzere bir tabibin hayatında bir sefer bakılırsabildiği bir tümör. Bir sefer yaparsa, o tabip fazlaca şanslı bir tabip oluyor. Biz Allah’a şükür bugüne kadar 200’e yakın bir olay yaptık. Türkiye’de bu kadar yüksek olay yapanı duymadım. Bilimsel bir mecmuada yayınladık. Şu anda olay sayısı olarak bizim yaptığımız hadise aşağı üst dünyada bu kadar büyük bir seri yok. Hastamızın genel durumu düzgün bugün taburcu edeceğiz. hiç bir komplikasyon da gelişmedi. Bizi en çok sevindiren de bu oldu. Ameliyatta felç riski var, ses kısıklığı riski var. Biroldukca komplikasyon gelişebiliyor. Bu ameliyatta hastalar hiç bir şey olmasını istemiyorlar. Bizde bu manada hayli dikkat ettik” tabirlerini kullandı.
İSTANBUL’DAKİ HEKİMLER AMELİYAT ETMEDİ
Tümörün büyük olması niçiniyle İstanbul’daki tabiplerin kendisini ameliyat edemeyeceklerini dediğini belirten Kübra Ülger Köse ise “Tümör, dilimi tam sarmıştı ve hudutlara baskı yapıyordu. Daima titriyordu. İstanbul’da yapamayacaklarını, felç kalacağımı söylemiş olduler. Çok korktum. Hatta küçük kızım var. Onunla vedalaştık o derece. daha sonra Halil Hocayı bulduk. Çok uygun geldi. Ameliyatımız düzgün geçti. Bugün ameliyatımın ikinci günü ve epey düzgünüm. Halil Hoca üzere pahalar var olduğu sürece bizim sırtımız yere gelmez” diye konuştu.
BİRİNCİ DUYDUĞUMUZDA ÇOK KORKTUK
Anne Gülsün Süzgün Atabay da, birinci duyduklarında fazlaca korktuklarını belirterek, “İlk duyduğumuzda epey ağır konuştular. Hastayı kaybedebilirsiniz, yüzünde yahut ayağında felç olur diye fazlaca korktuk. Korkarak buraya geldik. Lakin korktuğumuz üzere olmadı. Halil Hocaya rastladık. Sağ olsun fazlaca ilgilendi. En güzel hekim neredeyse onu bulmak gerekiyor. Artık doğu batı fark etmiyor” dedi.
KAYNAK: İHA
YERİ GÜÇ BİR TÜMÖRDÜ
Bahisle ilgili açıklamada bulunan Lokman Tabip Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Halil Başel, Kübra Ülger Köse’nin annesinin 10 gün evvel kendilerine ulaştığını ve kızının sinemalarını gönderdiğini tabir ederek, “Burada sinemalarını inceledik. Büyük bir tümörü vardı ve yeri sıkıntı bir tümördü. Baş düsturuna girmek üzere ve şahdamarı büsbütün saran bir tümörü vardı. Çıkarması bizim ortasında zordu. Daha evvel yapmayan birisi için fazlaca güç ve epey riskli bir ameliyattı. bu türlü hayli fazla tümör yapmamıza karşın bizi de zorladı lakin tümörü kendi geliştirdiğimiz teknikle çıkardık” dedi.
TEKNOLOJİYLE BİRLİKTE MÜDAHALE ETTİLER
Teknoloji ile bir arada hastaya daha erken müdahale edebildiklerinin altını çizen Dr. Başel, “Eskiden görüntüleme formları bu kadar gelişmemişti. Şu anda hastamız sinema çekerken bizler de burada e-nabız üzerinden nazaranbiliyoruz. Elektronik ortamda transfer yapılabiliyor ve o yüzden hastalarla daha kolay bağlantıya girebiliyoruz. Yani hasta gelmeden biz burada programımızı yaptık. Hasta geldiği günde tetkikleri yapılarak bu biçimde sıkıntı bir ameliyatı yaptık. Bunlar riskli ameliyatlar olduğu için beşerler arayış içerisine giriyor. Bu işi hayli yapan insanlara ulaşmaları hayli kıymetli. Zira glomus tümörü bilindiği üzere bir tabibin hayatında bir sefer bakılırsabildiği bir tümör. Bir sefer yaparsa, o tabip fazlaca şanslı bir tabip oluyor. Biz Allah’a şükür bugüne kadar 200’e yakın bir olay yaptık. Türkiye’de bu kadar yüksek olay yapanı duymadım. Bilimsel bir mecmuada yayınladık. Şu anda olay sayısı olarak bizim yaptığımız hadise aşağı üst dünyada bu kadar büyük bir seri yok. Hastamızın genel durumu düzgün bugün taburcu edeceğiz. hiç bir komplikasyon da gelişmedi. Bizi en çok sevindiren de bu oldu. Ameliyatta felç riski var, ses kısıklığı riski var. Biroldukca komplikasyon gelişebiliyor. Bu ameliyatta hastalar hiç bir şey olmasını istemiyorlar. Bizde bu manada hayli dikkat ettik” tabirlerini kullandı.
İSTANBUL’DAKİ HEKİMLER AMELİYAT ETMEDİ
Tümörün büyük olması niçiniyle İstanbul’daki tabiplerin kendisini ameliyat edemeyeceklerini dediğini belirten Kübra Ülger Köse ise “Tümör, dilimi tam sarmıştı ve hudutlara baskı yapıyordu. Daima titriyordu. İstanbul’da yapamayacaklarını, felç kalacağımı söylemiş olduler. Çok korktum. Hatta küçük kızım var. Onunla vedalaştık o derece. daha sonra Halil Hocayı bulduk. Çok uygun geldi. Ameliyatımız düzgün geçti. Bugün ameliyatımın ikinci günü ve epey düzgünüm. Halil Hoca üzere pahalar var olduğu sürece bizim sırtımız yere gelmez” diye konuştu.
BİRİNCİ DUYDUĞUMUZDA ÇOK KORKTUK
Anne Gülsün Süzgün Atabay da, birinci duyduklarında fazlaca korktuklarını belirterek, “İlk duyduğumuzda epey ağır konuştular. Hastayı kaybedebilirsiniz, yüzünde yahut ayağında felç olur diye fazlaca korktuk. Korkarak buraya geldik. Lakin korktuğumuz üzere olmadı. Halil Hocaya rastladık. Sağ olsun fazlaca ilgilendi. En güzel hekim neredeyse onu bulmak gerekiyor. Artık doğu batı fark etmiyor” dedi.
KAYNAK: İHA